Aslında terimin ilk kullanışı 1990’lar, ama Türkiye’de İnsan kaynakları özlük işlemlerinden daha yeni ayrılmışken, her birim kendi içinde bağımsızlığını ilan etmeye çalışırken tekrar onlarla bağlantı kurup aslında işveren için çalıştığınızı ve insana yatırım yapılan her işin aslında işverene dönük bir işlem olduğunu anlatmakta dilimizde tüy kalmadıysa da ulaşılan sonuçlar uğraşmaya fazlasıyla değer olduğunu gösteriyor. İşimi seviyorum çünkü önce İNSAN için çalışıyoruz.
- İşveren markası ile tüketici pazarlamasına aynı disiplinle yaklaşılmalı,
- Yaratılan markalar, insanlara iyi olduklarını hatırlatmalı,
- Bir markanın kaderi, büyük bir oranda çalışanların elinde,
- Mevcut çalışanı elde tutmak, yeni çalışan kazandırmaktan daha önemli ve zor olduğu bilincine varılmalı,
- İşveren markası yönetimini, İnsan Kaynakları birimi yürütmeli,
- İnsan Kaynakları departmanının risklere açık, yenilikçi olmasının yanında, üst yönetime proje “satabilecek” kadar kabiliyetli olmalı
İşveren markası kavramını oluşturabilmek için gerekli temel noktalar nelerdir sorusu üzerinde durursak,
1. İnsanların beklentisini anlayın!
2. Cesur olun. Taklitçi olmayın; çığır açın, yenilikçi olun.
3. İstikrarlı olun. Hayal ettiğiniz şey adımlarla olur, ne olursa olsun istikrarlı olun!
Firmalar düşüncelerini artık şu yöne çevirmeleri gerekmektedir. Çünkü bu bir gerçekliktir. “Biz sizi anlıyoruz, siz bizi seçiyorsunuz, bizi seçenler arasından seçim yapmaya çalışıyoruz.”